Hoş geldin 2019! Yeni yıl, yeni hedefler ve yeni bir yazı. Öncelikle herkesin yeni yılı kutlu olsun. Ayrıca, yeni yılın ilk “Sr.’dan tavsiyeler” yazısına hoş geldiniz.

Bu yazıda, eski Sahibinden.com’lu, taze Vakıfbanklı, candan insan Ali Can Batur ile kısa sohbet edelim diye yola çıktık, destan oldu.🙈 Şimdiden uyaralım, yazı biraz uzun. Favori içeceğinizi alın da gelin!


F- Abi teklifimi kırmayıp geldin, hoşgeldin. Sizden bir Ali Can Batur kimdir, nedir, ne iş yapar öğrenebilir miyiz? Elini korkak alıştırma abi, sahne sizin! 🔥

A- Selam Furkan, bu güzel seri için, komünite seven, destekleyen ve destekleyenleri gördükçe mutlu olan biri olarak çok sevindiğimi belirtmem gerek. Maksadımız bilgi ve tecrübe paylaşmak zira bilgi ve tecrübe gerçekten paylaştıkça kıymetleniyor. Ek olarak, çok bildiğim ya da çok tecrübeli olduğum düşünülmesin lütfen, ama bilgi ıvır zıvır denmeden değerlendirmemiz gereken bir kavram.

Bu giriş sonrasında kendimden bahsedeyim. 2013 yılında Türkiye’deki İK’lara göre profesyonel iş hayatım başladı. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum. Okulun son senesinde, bir hocama sorduğum “Hocam biz ne yapacağız mezun olunca?” sorusuna verdiği “Mobile yönelin!” cevabından sonra harçlığımı biriktirip, HTC Desire X bir cihaz aldım ve Android geliştiriciliğine başladım. O zamanlar da, İzmir’deki Andromedya Interactive’de çalışmaya başladım. Piyasa ile ilk tanışıklığım orada oldu. Sonrasında bizim sektörümüzün kalbi ne yazık ki İstanbul’da attığı için, İstanbul’a gelme ve boğulacaksam büyük denizde boğulma kararı aldım.

İstanbul’da da ilk iş yerim Doğuş Teknoloji(DT) idi. Oraya da Android geliştiricisi olarak girmiştim ancak sonradan hayatımı değiştiren bir fırsat ile iOS’a geçtim. DT’de Zubizu, Rezervin gibi projelerde yer aldım. Sonrasında kader ağlarını ördü ve Sahibinden.com’la tanıştım. Sahibinden.com’a geliş amacım ise DT’de mutlu olmamam değildi. Ayrıca Andromedya’dan da ayrılma nedenim de mutlu olmamam değildi. Hepsinde çok güzel insanlar ve dostlar kazandım. Hepsiyle de aktif görüşüyorum, ziyaret ediyorum. Sahibinden’e geliş amacım, Türkiye’de bir startup gibi başlayıp bu kadar büyüyen bir markanın nasıl işlediğini merak etmemdeki motivasyonda yatıyor aslında. Çok büyük dinamikler benim için, merak ettiğim şeylerdi. Gördüm mü içeride, gördüm!

2018 Aralık’ta da Sahibinden’den ayrılıp önemli olduğunu düşündüğüm bazı işleri yapmak ve deneyimlemek için Vakıfbank’a geçiş yaptım. Yolum açık olur inşallah. 😇

İş hayatımı swifthane’de belirttiğim gibi 3 amaç üzerine şekillendirmeye çalışıyorum. İlki, insanın kendini geliştirmesi ve kendine birşeyler katması. İkincisi, bu katkıyı çalıştığı yer için aktif olarak kullanabilmesi ve katma değer yaratması. Son ve nihai hedef olarak da ülkeye ya da insanlığa bir katma değer yaratmak. Bunlara ek olarak, bir oğlum var, evliyim, galatasaraylıyım.


F- Bence herkesin merak ettiği ilk soru ortak olsa gerek. Sizin orada gün kaç saat? 😅 Profesyonel çalışma hayatınızın yoğunluğunu bir yana bırakıyorum. Etkinlikler, komüniteler, podcastler ve aile hayatı… Her şeye nasıl vakit yaratıyorsunuz, genel olarak bir gününüz nasıl geçiyor?

A- Zor soru, kanayan yaram, saat yine 24 saat. Geçenlerde bununla ilgili tweet atmıştım. Çok güzel ve ortak cevapta buluşmuştuk: “Önceliklerini tekrar gözden geçirmelisin.” Ben de öyle yaptım. Eskiden çok fazla yan projelerle ilgileniyordum, bıraktım, komüniteye vakit ayırmaya başladım. Oğlum tabii ki ilk sırada. Şirket saatlerim dışında da, gördüğünüz ek işlerle ilgileniyorum. Fakat bunu bir düzen ve plan programa uyarak yapıyorum. Eskiden TV karşısında uzanarak, boşa harcadığım vakitleri komple ortadan kaldırdım. Kendimizi, işlerimizi ve ülkeyi kalkındırmak için kafede, kıraathanede ya da TV’nin karşısı gibi yerlerde takılmayı bırakıp çalışmamız lazım. Ben de elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum. Özetlersem, boş vakitlerimi verimli değerlendirmeye çalışıyorum. Kendime ve başkalarına faydalı olabildiğimi gördüğüm günden beri de gerçekten zamanımı buna göre konumlandırdım.

Bunlara ek olarak daha yapmak istediğim çok şey var. Bunlardan biri stopmotion bir film çekmek. Biri bir startup kurmak. Biri de Cessna 182 uçurmak(uçak korkum olmasına rağmen). Ha bir de Orta Asya düzlüklerinde at binmek istiyorum. Olur mu olmaz mı bilmiyorum, bakacağız. 😅🐴


F- Profesyonel çalışma hayatına dönelim. Daha çok yeni bir iş değişikliği yaptınız. Sahibinden.com’dan Vakıfbank’a geçişiniz nedeni neydi ve geçiş süreci sizin açınızdan nasıldı? Yeni işinizden ve yeni yıldan beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

A- Sahibinden’de dolu dolu 2 yıl 7 ay geçirdim. Bana gerek iş gerek de arkadaşlık olarak çok şey kattı. Yeri bende hep ayrı olacak Sahibinden.com’un. Çok sahiplendiğim ve ayrılırken de derinden üzülerek ayrıldığım bir yer. Bundan onun haberi var mı bilmiyorum tabi. :)

Ancak bu değişiklikte bir çok neden var tabi. Bunların en başında da sıfırdan bir bankacılık uygulaması kurgulamak var. Sahibinden’deki ortamım ve çalışma düzenim beni memnun etmiş olsa da, sıfırdan bankacılık uygulamasını native şekilde kurgulama şansı bir daha ele geçmez diye düşünerek kabul ettim, sonumuz hayrolsun. Yeni işimden beklentim de, bu kurgulama aşamasının altından başarıyla kalkabilmek.

2019 yılına gelince, bana neler getirecek bu sefer hiç kestiremiyorum. Güzel şeyler getirmesini temenni ediyorum tabii. Ancak kendime bir plan çıkardım, bu planda bir çok şey 2018’dekine benziyor olsa da, 2018’de yaptığım hataları tekrarlamamak öncelikli hedefim. Örneğin 2018’e girerken muazzam bir motivasyonla 18 kg. vermiştim, sonra geri aldım bir kısmını. 2019’daki ilk hedefim geri almamak üzere bu kiloları vermek. :)

Onun dışında, “12 ayda 12 uygulama yayınla!” diye bir mottom var, uzun zamanlı plan olarak gönlümde yatan şey kendi startup’ımı kurmak ya da benimseyeceğim bir startup’da çalışmak. Bunun için de işten kalan zamanlarımda geleceğe yatırım olsun diye, 12 ayda 12 uygulama diyorum. Son olarak da, swifthane’yi yeni bir konseptle devam ettirmek gibi bir arzumuz var, aylık toplantılar ve komünite etkinliklerine de durmak yok, devam.


F- Peki ya onlarca etkinlik ve onlarca farklı insandan sonra Türkiye’deki iOS ekosistemi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Tamamiyle yanlış mı yapıyoruz veya ne kadar yanlışız? Beklentilerinizin ne kadar altında veya üstünde? Gerek kaynak, gerek proje bazında çalışmalarını beğendiğiniz başka firmalar veya insanlar var mı?

A- Genel olarak düşünürsek, ülkemizde çok aktif ve globale etki eden komüniteler var. Bizde temel sorun ürün çıkaramamak, çıkarsak da pazarlamasını yapamamak. Ticari düşünmeyin, GitHub’da bir ürün çıkarıp onun bile pazarlamasını yapamıyoruz. O bakımdan toplumumuzda çok ilginç bir durum var, nedenini cidden anlayabilmiş değilim. Toplumbilimciler göreve! :)

iOS özeline bakarsak, çeşitli ekipler var. Ben en baştan beri sağolsun Ilter Cengiz sayesinde NSİstanbul ile tanıştım. Sunumlara, toplaşılara gelen herkes bir şey öğrenmek istediği ve iletişimleri de iyi olduğu için, baya baya bir aile ortamı oldu sanki. Bu tip insanlar bir araya gelince de zaten çok iş yapmanıza gerek yok, komünite bir şekilde yürüyor. Fakat içeride tüm etkinlikler için zamanından ayırıp başkalarıyla görüşen ve tüm komünitenin yükünü şu an sırtlamış olan sevgili Şule Turp’a da bence teşekkürü borç bilmeliyiz. Yazının başında belirttiğim gibi, komünitelere destek veren ve bunu maddi manevi beklentisi olmadan yapan herkes benim gözümde bir kahraman. Zira bunu yapmak kolay değil.

Yanlış yaptığımız bir şey var demek doğru değil. Bence 2018 yılı iOS komünitesi için muazzam geçti. Etkinlikler, yapılan işler, hatta çıkan startuplar falan…

Düşündükçe mutlu oluyor insan. 2019’da da bunların üzerine koyarak gidersek, daha neler yapılabilir kim bilir. Eleştiri ve feedback bu yüzden çok önemli, yapıcı eleştirmeye tamam, ancak boş muhabbet olsun diye eleştirenleri anlamıyorum. Yapıcı eleştiriler ile bu yapılanlar gelişerek devam eder umarım. Şirketlerin komünitelere verdikleri destekler için de onları canı gönülden tebrik ediyorum. Bu destekler olmasa zaten bu iş mümkün değil yürümez. Kaynak ve proje bazında yaptıklarını beğendiğim firma çok değil, isimlerini vermeyeyim, diğerleri alınmasın şimdi. 😇


F- Bilginin paylaştıkça çoğaldığını biliyoruz. Buradan hem tecrübeli bir mühendis, hem bir podcast yayıncısı, hem bir aktif komünite üyesi ve hem de yardımsever bir büyüğümüz olarak, kaynak üretmek isteyen veya bir şekilde bu komüniteden almak dışında vermeyi de misyon edinmiş kişilere, bu yollardan geçmiş biri olarak ne tavsiye edersiniz?

A- Bu sorunun cevabı çok kısa ve net aslında: “Yapın!” Yapmak istiyorsanız da bunu yapan insanlarla yakın olun lütfen. Ben bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bundan 2,5 sene öncesine kadar böyle bir niyetim yoktu diyebilirim. Önce de Ilter Cengiz ile tanışmıştım. İlter, NSİstanbul kurucularından, müthiş bir iOS geliştiricisi ve arkadaştır. Zaten iOS ile ilgili temellerimi ona borçluyum. O derdi, gel NSİstanbul sunumu var diye, gitmezdim. Sonra Ahmet Yalçınkaya ile tanıştım, hayatını buna adamış durumdaydı. Kendi özel hayatından feragat edip bu işlerle uğraşıyordu. Beni etkiledi cidden.

Ahmet ile tanıştıktan sonra çok sevdiğim güzel insan Mert Şimşek geldi şirkete. Adam star! Blog yazıyor, konuşma yapıyor. Ondan da çok etkilendim ve ilk blog yazımı da o zaman yazmıştım. Blog yazımdan sonra, blogla ilgili tanımadığım yerli ve yabancı insanlardan beni şaşırtan çok güzel feedbackler geldi. O anda bir parıltı başladı bende. Sonra çekindiğimi farkettiğim konuşmacı olma durumu için de Mert ve Ahmet’in gazıyla, ilk önce NSİstanbul’da sunum yapmak üzere harekete geçtim. Yine tam o zaman GDGTekirdağ da da sunum yapmaya karar verdim. Sunumları hazırlarken hep olayı bir senaryo üzerine kurgulamaya çalıştım; çünkü senaryo olmayan ya da hikayesi olmayan her şey beni çok sıkıyor. İlk sunumumu Protel’de “Fastlane ve Build Configurations” üzerine yaptım. Ondan sonra gördüğüm tepkiler, gelen geri dönüşlerden duyduğum mutluluğu anlatamam.

Sonrasında kendimi hiç bilmediğim bir ortamda deneme şansım olan GDGTekirdağ’a attım. Gittim, orada da Firebase üzerine bir sunum yaptım. İşte komünitelerde büyülendiğim an, o an oldu. Çünkü, üniversitede okuyan, esas sorumluluğu dersleri olan pırlanta gibi gençler, kendi başlarına 300-400 kişilik bir etkinlik organize edip, etkinlikte yenilecek kumanyadan poğaçaya, çaya kahveye her detayı düşünmüşlerdi. O gün o fedakarlığı görünce, ben de destek olabiliyorsam şayet, ne lazımsa bundan sonra bunun içindeyim dedim. Çünkü o fedakarlığın yanısıra, katılımcıların sizi dinlemesi, öğrenme isteği ve sonrasında onları uygulayıp, sizi bir yerden bulup “Yaptım!” demesi kadar güzel bir duygu olamaz.

Bakın bu yazdıklarımdan şu çıkmasın, kendimi iyi hissettim, bana iyi geldi gibi narsist bir his değil bu. Bu işe yarama hissi, bu birisinin derdine derman olma hissi, bu birisinin stresini azaltma hissi. Birlik olma, paylaşma ve bunun işe yaradığını bilme hissinin ta kendisi. O yüzden şanslıydım, bu şansım sizde yoksa yaratın. Bunu yapan insanlar buna gönül verdikleri için size her konuda destek olacaklardır. Beklemeyin, yapın!


F- Daha yakın zamanda eski çalışma arkadaşın Ahmet Yalçınkaya’yı Londra’ya uğurladık. Kısaca ve doğrudan sormak gerekirse; şimdiye dek neden yurt dışına çıkmadın, çıkmayı düşünüyor musun abi?

A- Bu soruyu kendime de çok sık soruyorum. İlk soruda kısmen cevaplamıştım ama burada biraz daha detaylı girelim. Öncelikle Ahmet’in yolu açık olsun. Kardeşimdir, güzel dualarım onunla.

Ben bir kaç kere denedim açıkçası, bazıları olmadı, bazıları olsun istemedim falan derken bunu gerçekten istemediğimi farkettim. Yurtdışına gitmek istemiyorum şu an için, çünkü yarın öbür gün başka bir motivasyon için belki gitme durumu olabilir ancak şu an öyle bir planım yok. Ben bu ülkenin, bu cumhuriyetin yetiştirdiği sade bir vatandaşım. Bu ülkeye borcum var. Ülkem için her zaman en iyisi olsun istiyorum. İş hayatımda sorun yaşadığımda asla uzaktan şikayet etmedim. Yapabileceğimi yapıp, sorunu çözmeye çalıştım ve önemli sorunlar çözdüğüme de inanıyorum. Bu sorunlar tabi ülke genelinde değil; benim ve çevremin sorunlarını kastediyorum. Henüz ülkem için bunu yapacak gücüm yok.

Ülkemiz dünyada hakettiği yerde değil; fakat bu olmayacak manasına gelmez. Toplumumuzda genel kanı, her şeyi hep devletten beklemek üzerine kurulu. Hatta bizdeki “Devlete sırtını yasla, gerisini dert etme” düşüncesinden korkunç rahatsızım. Devleti biz büyütür, biz küçültürüz. Devlet sırt yaslanacak değil, hatta özel sektörden bile çok daha hassas davranılması gerekilen bir yer. Çünkü evlatlarımızın geleceği bize, biz devletimize emanetiz. O yüzden bu ülke daha iyi yere gelsin diye yapabileceğim ne varsa yapacağım. Şu an gücümün yettiği tek şey, işimi iyi yapmak, odağım bu, böyle de devam edecek.

Yurtdışına çıkar mıyım? Olabilir, ancak çıkarsam birgün mutlaka geri döneceğim, burayı daha güzel bir yer yapmak için çıkmış olacağımdan emin olabilirsiniz. Bu ülke için bizlerin yapabileceği en iyi şey, çok çalışmak. Buradaki “çalışma” yı 9–6 çalışma olarak algılamayın. Kastettiğim şey, kendimizi geliştirmek, çevremizdekileri geliştirmek ve bunun için çalışmak.


F- Elbet yıllar içinde çok şeyler değişti iOS ve Swift dünyasında. Keza performans bakımından, keza kolaylık bakımından. Yıllar içinde yaşanan geliştirmelerden hangisi sizin için en önemli/değerli yere sahip?

A- Ben iOS’a, iOS 6’nın sonu, iOS7’nin başında başladım. O zamandan bu zamana Apple’ın yaptığı en güzel iş bence Swift’ti. Yepyeni bir boyut kazandı. Swift’in büyük hayranıyım.👍🏻

Daha detaya girersek, iOS 6’da gelen AutoLayout özelliği ile başlar sanırım. Tabi öncesinde cihaz farklılığı olmadığı için böyle bir ihtiyaç da yoktu. iPhone 4 boyutunda her şey güzeldi. Sonrasında iPhone 5 ile ihtiyaç doğmuş oldu tabi. AutoLayout dışında büyük başka bir kolaylık da StackView.

Androidçi bazı kankilerim dalga geçer ama MultiThread, sonradan gelmesine rağmen geldi mi geldi.🤣 Swift’te enumlara gelen CaseIterable için nedense çok sevindim, daha çok sevindiğim Codable olmuştu. Zira mapleme işlemi için her gün yeni kütüphane çıkıyordu, native bir destek olması elzemdi, çözdüler sonunda. Bizim sektörde herhangi bir soruna çok çeşitli çözümler üretilebiliyor, ben bunların olabildiğince standardize olması gerektiğine inanıyorum. Swift’te bu sene LSP desteğinin gelmesi keza sevindirici, yarın öbür gün Swift’i XCode dışında da yazabileceğiz. Swift’in açık kaynaklı olmasından ötürü de “Vapor”, “Perfect Swift” gibi Swift ile Backend yazabiliyor oluşumuz da bence büyük kazanım. Ayrıca, 2019 hedeflerimden birisi de Swift ile bir API yazmak.


F- Başta ben olmak üzere herkesin sanırım en çok merak ettiği soruya gelelim. Gitgide popülerleşen iOS uygulama geliştiricilerine her gün yeni insanlar dahil oluyor. Sizce bu yola girmeye hazırlanan ya da bir şekilde bu sonsuz okyanusun içine kendisini atıp yönünü bulmaya çalışan bizlere iOS uygulama geliştiricisinin el çantasında bulunması gereken olmazsa olmaz en önemli şeyler nelerdir, bize yol gösterebilir misiniz? Sizce genel ve iOS özelinde geliştiriciler için en önemli başlıklar hangileri?

A- Çok önemli bir nokta. Normal zamanlarda da hep bu soruyu duyuyorum. Esasen size gereken ilk şey, merak. Henüz bir yola girmediyseniz, girmek istediğiniz yolların ne olduğunu merak edip araştırmanızda çok fayda var. Zira benim mobili tercih etme nedenim, insanlara kullanacakları ürünler çıkarmadaki motivasyon idi. Hiç tanımadığın bir insanın deneyimleyeceği bir ürün çıkarıp da, o insanların memnuniyetini duymak benim için çok eğlenceli. Ancak kimisi de, bunların ürün kısmı ile uğraşmayı çok sevebilir, gider backend geliştirici olur. Kimisi çok fazla datayı inceleyip, bir sonuç çıkarmayı seviyordur, kimisi yazılımın güvenlik tarafında durup, güvenli yazılım çıkarmaktan motive oluyor olabilir. Yaptığımız iş gereği, neler yapabildiğimizi öğrenmek ve ilgili olduğunuz alanı bulmak ilk adım.

Sonraki adımda, size gereken şey yine merak. Yolunuzu bulduktan sonra oturup o yolda nasıl gidilir diye merak edip araştırıp, bilginize bilgi katmanız gerekiyor. Yazılımda, bir şeyi yapmanın sınırsız yolu var. Mühendis olarak da bizlerin ihtiyaca yönelik en iyi şekilde yolumuzu çizmemiz lazım. Bu ihtiyaç, kullanıcı olarak “kullanılabilirlik” iken, bizim açımızdan projenin “hızlı build olabilmesi için projenin modüler olması” olarak çeşitlendirilebiliriz.

Gelelim en sevdiğim kelimelerden, proaktivite. Bu sadece mobil geliştirici olmak için değil, hayatınız her alanının olmazsa olmazı olmalı.

Bir iş yapmak için dışarıdan bir itici güce ihtiyacınız olmamalı. Kendi kendinizi harekete geçirmeniz çok önemli. İlk adımı atmak çok önemli. Yapamayacağınızı bilseniz bile denemeniz çok çok önemli.

Bizim kültürümüzdeki “icat çıkarmama” sözünden nefret ederim. Bu yaklaşımlarımızdan ötürü soru sormaktan çekinen bireyler olarak büyüyor kimimiz. Lütfen çekinmeyin, bizim işimiz sorun çözmek. Sorunu çözmek için de en önemli adım sorunu teşhis etmek ve anlamaktır. Bizim kültürümüzde soru sormak ayıp gibi algılandığı için soru sormama eğilimi var. Sorun abi, kimse size kalkıp “Anlamıyor musun!?” gibi saçma sapan cümleler kurmaz. Kuran varsa da zaten oradan koşarak uzaklaşın. Bilmediğinizi, anlamadığınızı mutlaka sorun. Aksi takdirde eksik iş, kalitesiz ürün gibi sonuçlar çıkar.

Özetlersek, merak ve proaktivite çantanızın en çok kullanılan kısmında durmalı. Diğerlerini ihtiyacınıza göre yönetmeyi mutlaka öğreneceksiniz zaten. Bu arada İngilizce şart, İngilizcesiz olmaz dostlar.


F- Sizce Swift ile native iOS uygulama geliştiriciliği nereye gidiyor? Flutter ve React Native gibi projelerinde günbegün popülerlik kazanması Swift ve iOS geliştiricilere bir külfete dönüşür mü?

A- Hah, işte o soru! Yıllar önce birden patlayan bir furya vardı: “web development” Herkes birden bire WebMaster olmuştu o dönemde. Biz de o sıralarda PHP ile kod yazıp para kazanıp, köşeyi dönmeye çalışıyorduk. Bir süre sonra o trend geçti, sonrasında mobil dünya trend oldu. Hatta her yılbaşlarında “201x mobilin yılı olacak!” geyiği dönüyordu. Şu an bence artık mobil, trendlerden düşmeye başladı gibi. Ancak ince bir çizgi var o da şu, web geliştiriciliğin bitmeyeceği gibi, mobil geliştiricilik de bitmeyecek. Ama trendliği de yerini başka başlıklara bırakacaktır mutlaka. Şu sıralar “201x Machine Learning, Yapay Zeka yılı olacak!” modundayız. Trendleri belirleyen en temel etmen, büyük firmaların kazançlarından başka bir şey değil. Onlar nerede kârı arttırmaya devam ederse oraya yatırım yapacaklar. Bu yüzden mobil henüz ölmez.

iOS ve Swift özeline gelirsek. iOS devam eder daha tabii ki. Hatta Apple’ın tüm hatalarına rağmen devam eder. Ama benim Swift’ten beklentim çok daha yüksek. Zira Apple, Swift’i sadece iOS özelinde değil, backend yazmada, IoT yazmada falan da kullandırmak için açık kaynak kodlu yaptı. Bence doğru hamle, kaymağını da yiyor olmalı. Ayrıca “Swift for Backend” konusu için swifthanenin bir bölümünü ayırdık. Meraklısı olan varsa oradan da dinleyebilir.

Flutter muazzam gidiyor. React’in bence şansı yok. React ile deneyen bir çok firma native’e dönmek durumunda kaldı. Bir çok avantajı var React’in belki, bu avantajları ile de devam edenler var ancak bence kalite isteniyorsa mutlaka native’de kalınmalı.

Native mobil geliştirici olarak, Flutter gibi ürünlere tepki koymanın da manası yok. Uzaktan uzaktan “olmaz o iş” demek yerine, oturup mutlaka incelemekte fayda var. Küçük çaplı bir startup için flutter gibi araçlar büyük ihtiyaçları karşılayabilir. Ancak o küçük çaplı startup büyürse de mutlaka native’e dönecektir diye düşünüyorum. Demem o ki, mobil dünya ne kadar hızlı olursa olsun, mutlaka bizlerin de oturup gündemi yakından takip etmesi gerekir. Flutter mı çıkmış, en azından bir todo app yazmak çok şey katabilir alacağımız kararlar için.

Son olarak da Swift’e başlamak isteyenler korkmasın. İster iOS yazarsınız ister backend. Zaten öğrenmesi de hayli kolay bir dil. Swift’i bilmek kazançtır.


F- Son olarak, önümüzdeki yıllarda mobil uygulamalardan beklentilerimiz ne olmalı? Apple’ın değiştirmesini istediğin/beklediğin bir politikası var mı?

A- Öncelikle yeri gelmişken, önce hafiften bir sitem edeyim. Apple, komünitelere neden destek olmuyorsun? Bu politika değişsin lütfen. Bilgi paylaştıkça güzel, hala daha bu kadar kapalı olmanın bir anlamı yok. Developerlar olarak da beklentimiz çok yüksek. Bu sene WWDC’de gönülden bir “Wohoo!” çektirecek bir değişiklik olsun artık lütfen.

Cihaz özelinde de, her yeni ürün bir öncekinden daha geniş ekranlı çıkıyor. Neden? Büyütüp durmayın kardeşim şu cihazları. :) iPhone 8 boyutlarında ancak iPhone X tasarımında bir cihaz çıksa hemen alırım. Büyük cihaz gerçekten çok kullanışsız, insanlar nasıl rağbet ediyor anlamıyorum. Tek avantajı video izlerken sanırım, onu da gidin TV’de, iPad’de falan izleyin kardeşim. Şarj, şarj, şarj! :) Hele apple watch’ın şarjı, rezalet ötesi.

Yazılım özelinde konuşmak gerekirse, kullandığınız mobil uygulamalara ve uygulamaların sizden talep ettikleri izinlere falan dikkat edin. Korkunç şekilde bilgilerimiz toplanıyor. Big Data ile beraber gelişen büyük verilerin yorumlanması yeteneği ile bizim yaptığımız her şeyi işleyip bizi bizden iyi tanıyorlar. O yüzden kullanıcılar kullandıklarına ve izinlerine mutlaka dikkat etmeli. Kodu yazan arkadaşları da özgür yazılıma davet ediyorum. Kullanıcıların etik haklarına, özeline dikkat edelim lütfen. Üç günlük şu dünyada şeytani bir firma olmanın bir manası yok.

Sitemimi ettiğime göre, beklentim ne ondan bahsedeyim. Mobil artık her sektörde var. Ancak hala bazı işlemlerimizi kağıt üzerine imza atarak yapmak zorunda kalıyoruz. Özellikle devlet için yaptığımız bürokratik işlemlerin hepsinin dijitale ve oradan da mobile gelmesi gerektiğini düşünüyorum. E-Devlet bu bağlamda muazzam bir hizmet. Kapsamı mutlaka daha da genişlemeli. En büyük beklentim bu. Özel sektör tarafında zaten firmalar mobili çok akıllıca kullanıyorlar. İhtiyaçlara yönelik, bir sorunu çözen her mobil uygulama, büyüklük fark etmeksizin çok kıymetli.

F- Abi değerli zamanını bana ayırıp, bu güzel cevapların için çok teşekkür ederim. Umarım senin için de biraz nostaljik biraz da geleceğe yönelik güzel bir sohbet olmuştur. 🙏🏻


Kapanış

Umarım kısa da olsa aklınızdaki bazı sorulara cevap verip, başka yeni heyecanlar yaratabilmişimdir. Bu yazımı faydalı bulduysanız beğenip, paylaşmanız benim için çok kıymetli.🦄

Yandaki menüye mailinizi yazıp, göndererek siteye abone olabilirsiniz. Böylece ben de yeni bir içerik yayınlar yayınlamaz size haber vereceğim, söz!

Ayrıca bana ulaşmak için yine sol menüdeki iletişim formunu kullanabilirsiniz. Tüm mesajları özenle okuyup, elimden gelen en hızlı şekilde geri dönmeye çalışıyorum. Yorumlarınızı ve önerilerinizi duymayı heyecanla bekliyorum!

Son olarak da, bir kahve ısmarlamak isterseniz de, aşağıdaki link aracılığıyla siteme yardımcı olabilirsiniz. Tüm destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim! 🤩

Buy Me A Coffee

Bir sonrakinde görüşmek üzere,
Furkan